Jung Yong Hwa - Star, You

7 Ağustos 2014 Perşembe

İnsanları Aptal Yerine Koymayan Doktorları Seviyorum!!!


İnsanları aptal yerine koymayan doktorları seviyorum. Tabi asistanları içinde geçerli.

Dişçiye dolgu için gitmiştim. Başta herşey iyiydi. Herzaman ki rutin hazırlıklar. Ve tüm bunların karşısında ben vardım. (meraklı uslu bir kız) Bir üniversitenin hastahanesi olmasına rağmen, hastahane iç cephesine önem verdikleri  kadar öğrenci asistanlarda kendilerine önem vermeli.

O asistan çocuk, dolgu tozlarını almak için sürekli birilerine seslendi. (sanki kendi işini kendi yapamıyormuş gibi) -_- 
Bende ilgi alanlarım dahilinde meraklı bir insanım. Bunlardan biride bilim. Arkasını dönüp karışım elde ediyor. Beni ağzımda tükürük çekici ile başbaşa bıraktı dakikalarca. Birde ağzını kapatma diyor. Doktor koltuğunda gerilmem genelde kendimi rahatlatmaya çalışırım. Çok gerilmeme neden olmuştu. Arada bakmaya çalışıyorum nasıl yapıyor diye.  Sanki ilk senesi ve acemiydi. Ve gergin gıcık tipti. Ya da benden hoşlanmamıştı. Bende ondan hoşlanmamıştım zaten. Ağzıma koyduğu su ve vakumlayıcı gerekmediği durumlarda çıkarma ihtiyacı duyuyordum.

“Çıkarma, geri koy, oradan tutma onu”
"Sen anlamazsın" gibi cümleler.

Bende “zıkkımın kökünü ye” demek isterdim ama ağzım doluydu. Çocuk azarlıyor sanki.
Birde ağıza su sıkan bir alet var ya, nefesime kaçtı tedavi ederken. Ölecem sanmıştım. Nefes alamadım doğru düzgün o dolgu yaparken. Ah kime denk gelmişim böyle.

Bir diş dolgusu işleminin 1 saatten fazla sürdüğü nerede görülmüş acaba? Saçmalamıştı gerçekten. Ağzımı açık tutmaktan çenem çok ağrımıştı o gün. Öncesinde randevum için sırada saatlerce beklemiştim oysa. Artık umutsuz vaka gibi hissediyordum kendimi. Oradaki insanlarla sohbet etmeye başlamıştım. O derece. :D
Tepemden bakan bir asistan çağırmıştı ki, “keşke bakan sen olsaydın” dedim içimden. Birde sevmediğim birşey var ki, maske taksalar bile nefeslerini yüzlerinde hissedersiniz ya!!! Ve bilmiyorlar ki benim  titiz bir tip olduğumu. Genelde biri yüzüme üflese sinirlenebilirim. Evet o an sinirlenmiştim.

Min Hyuk maknae benim kadar titiz mi aceba? :D

Birde bana demişti ki; “senin kadar meraklı hasta görmedim”
Bende ne ima ettiğini başta anlamadım. Kafamı salladım. Sonra dişime bakarken gözlerim kapalıydı. Laf soktuğunu anlayınca, aniden gözlerimi açtım. O da birşey mi oldu diye ellerini çekip yüzüme baktı. Ne sıkıcı bir klinikti daha nasıl anlatabilirim ki.

 Sanki bu hastahanede kast sistemi var. Mesela, Ortodonti bölümündeki doktorlar ve asistanlar o kadar iyi ve cana yakın ki, muhabbetimiz doktor ile hasta ilişkisine kadar gelmişti. Hatta bir tanesi “bazı doktorlar çok yakışıklı oluyor fakat bakamıyoruz” demişti.  :D Ne diyeceğimi bilemediğim için gülümseyerek yanıt vermiştim. [Tabi bu durum yıllar önceydi. Umarım okullarını bitirmişlerdir.] :D

20lik dişim çekilirlen o kadar usluydum ki, “10 numaralı 20 yaş hastasısın” demişlerdi. Tabi o zaman 18 yaşındaydım. Neden 20 dediğini bilmiyorum. Belki farklı bir sayı demişti, hatırlamıyorum. :D

Diş teli taktırmak için gittiğim ilk randevuda kendimi “emergency couple” dizisinde gibi hissetmiştim. Hatta içimden “bizim çift acil serviste olmalı” diye kendimce eğlenme saflığına kadar gitmiştim. :D

Doktorumun gelip “Bugün ne günü?”, “Sence nerede sorun var?”, “Harikasın!”, “İleride ne olmak istiyorsun?”.... gibi. Hatta merak ettiğim şeyleri yanıtsız bırakmayan doktor ve asistanlar. Her yerde böyle hastasını rahatlatan, antipati oluşturmayan çalışanlar olsa daha güzel olmaz mıydı?

Anlattığım pozitif ve negatif durum başka yerde de karşımıza çıkabilirdi. Ne kadar meraklı olsamda, tıp ile ilgili şeylere, fırsatım olursa sorarım ya da cevabı kendim bulurum ses çıkarmadan. Aklıma birşey geldiğinde “Bunu bir sonraki diş randevusunda sorarım” dediğim oluyor. Empati kurup “Onlarında stresli zamanları oluyor” diyorum kendime. İş yerine girmeden, kapıda bırakılmalı. İşin bittiğinde bıraktığın şeyi elıp işine bakmalısın. Fakat bunu yapmak çoğu insan için zordur. En aza indirgemeleri gerekir. Çünkü karşındaki insanın sana yapacağı bir hata gününün tamamını etkiler ve diğer insanlarada bulaştırırsın.

Sizce bu haksızlık günah sayılmaz mı? En azından ön uyarı yapılabilir. O kadar tıp okumuşsun, “kusura bakmayın” demek çok zor geliyor. Bizim milletimizde olduğu gibi başka ülkelerde de yaşandığını düşünüyorum.

Neden iletişim kuramıyoruz? Fazla ego mu? Geleneksel kanı haline gelmek üzere bu durum. İletişim kuramıyoruz! Bir insan, bir insana neden kendi sebepleri yüzünden kötü davranır ki? Ya da bir sebebi olmasada, insanlardan bıkmışsa neden aynı şeyi yapar? Belki beni tanısan çok seversin. Bir insanın işini görüpte duasını almak daha iyi olmaz mı? Bahsettiğim asistan gibi doktorların olmaması dileğiyle.